Flickr: https://flic.kr/p/VTwuJi |
Evet diyeceklerim var.
* Her derin hastalık, bir şifa arayışının ayartılarıyla yozlaşır. Öyle ki, yaşam bile ölümle zehirlenmiştir.
* Bir ulusun tarihinin, hasıraltı edilmiş bölümleri, onun sürekli allanıp pullanan kısımlarına göre çoğu zaman daha belirgindir. Çünkü yaşanan her olumsuzlukta, kendisini keskin bir şekilde gösterir.
* Herkesin "doğru"ları konuştuğu bir yerde, kimse "yalan" söyleyemez. İktidarlar, hakikati haykırır; yığınlara da, onu tekrarlamak düşer.
* O, gitti; bu da gidecek. O hâlde, zamanın belli parçalarını saplantı haline getirmenin anlamı nedir? Çünkü sadece acı, anları dilimler ve onları anlamlandırır.
* En tekinsiz şeylere, yegâne kesinlik payesi veririz.
* Televizyonun bu kadar popüler ve etkili olmasının asıl nedeni, bizi kendi öz vasatlığımızdan ve bunaltıcı yalnızlıktan kurtarmasıdır.
* Bencillik ve özgecilik, iki zıt kutupta, insanı olması gerekenden çok önemseme hâli.
* Bilinçsizce gerçekleşmiş tek bir insani edim yoktur.
* Her "doğru" tutum, bir alışkanlıktan ileri gelir.
* İnsanın elindeki tek ölçü, olağanlaşmış şeylerdir.
* Hiç kimse eylemeye mecbur olmadığı hâlde, herkes sanki prangaya vurulmuş gibi yeni edimler peşinde.
* Herkes vasatlıktan kendi payına düşeni alır; özellikle de en özgünlük iddiasında olanlarımız.
Aklıma estikçe böyle özdeyişler şeklinde yazılarımı yine garip başlıklar atarak sürdüreceğim.
27 Aralık 2017
Mehmet Gündoğdu
mehmetgundogdu@outlook.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder