27 Aralık 2017 Çarşamba

2017'nin sonlarına doğru gelirken diyeceklerim var

Flickr: https://flic.kr/p/VTwuJi

Evet diyeceklerim var.

* Her derin hastalık, bir şifa arayışının ayartılarıyla yozlaşır. Öyle ki, yaşam bile ölümle zehirlenmiştir.

* Bir ulusun tarihinin, hasıraltı edilmiş bölümleri, onun sürekli allanıp pullanan kısımlarına göre çoğu zaman daha belirgindir. Çünkü yaşanan her olumsuzlukta, kendisini keskin bir şekilde gösterir.

* Herkesin "doğru"ları konuştuğu bir yerde, kimse "yalan" söyleyemez. İktidarlar, hakikati haykırır; yığınlara da, onu tekrarlamak düşer.

* O, gitti; bu da gidecek. O hâlde, zamanın belli parçalarını saplantı haline getirmenin anlamı nedir? Çünkü sadece acı, anları dilimler ve onları anlamlandırır.

* En tekinsiz şeylere, yegâne kesinlik payesi veririz.

* Televizyonun bu kadar popüler ve etkili olmasının asıl nedeni, bizi kendi öz vasatlığımızdan ve bunaltıcı yalnızlıktan kurtarmasıdır.

* Bencillik ve özgecilik, iki zıt kutupta, insanı olması gerekenden çok önemseme hâli.

* Bilinçsizce gerçekleşmiş tek bir insani edim yoktur.

* Her "doğru" tutum, bir alışkanlıktan ileri gelir.

* İnsanın elindeki tek ölçü, olağanlaşmış şeylerdir.

* Hiç kimse eylemeye mecbur olmadığı hâlde, herkes sanki prangaya vurulmuş gibi yeni edimler peşinde.

Herkes vasatlıktan kendi payına düşeni alır; özellikle de en özgünlük iddiasında olanlarımız.

Aklıma estikçe böyle özdeyişler şeklinde yazılarımı yine garip başlıklar atarak sürdüreceğim.

27 Aralık 2017
Mehmet Gündoğdu
mehmetgundogdu@outlook.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder