Flickr: https://flic.kr/p/SgRtBN |
Tüm unutuşlara.
Bakışlarımı geçmişte gezdirirken, çocukluk anılarıma dair hatırımda kalan pek bir şey yok gibi geldi bana. Yine de tam bir unutuşta bile her bir şey hatırlanmak üzere unutulur ve o yıllara ilişkin yalnızca tek bir belirgin anıya rastlayabildim en sonunda. Pek sevgili öğretmenimizin nutuk atmak için en çok fırsat kolladığı o müstesna anlar, daha doğrusu ödevlerimizi kontrol ettiği esnada bizlere attığı o unutulmaz fırça. Sınıfımızdaki öğrenciler arasında ödevini yapmayanlar çıkardı daima, çoğunlukla da unutuldukları için yapılmazdı bu "ulvi" ödevler, bu bedbaht tablo karşısında da, "insan yalnızca önem vermediği şeyleri unutur, insan sadece önemsemediklerini unutur," der dururdu hocamız, sonra da uzun uzadıya yakınırdı bize, aslında, kısaca, "beni önemsemediğiniz için unutuyorsunuz," derdi; ve haklıydı da, her unutuş âdeta bir ihanet hükmünde gelirdi insana. Peki, kime ihanet edilirdi bu unutuşlarda? Anılara mı? Unutulanlara mı? Yoksa her ikisinden birden mi vazgeçilirdi aslında?