![]() |
Flickr: https://flic.kr/p/22pHV61 |
Bugün, Işık Ergüden'in Sessizliğin Anarşisi adlı yapıtı üzerine bir şeyler yazmak istedim. Daha önce de, "Y Tu Mamá También (2001) filmi hakkındaki düşüncelerim" başlıklı yazımda, bu eserden bir alıntı yapmıştım. Dilerseniz o yazımı da okuyabilirsiniz. Şimdi "Sessizliğin Anarşisi"ne geçelim.
"Umut bizi sürekli yanıltan bir şarlatandır. Benim için mutluluk da onu yitirdiğimde başladı. Dante'nin cehennem'in kapısına yazdığı şu dizeyi ben olsam, cennetin kapısına yazardım:
"Buraya girerken, tüm umutlarınızı terkediniz." " [1]
"Buraya girerken, tüm umutlarınızı terkediniz." " [1]
Theodor W. Adorno, Minima Moralia adlı yapıtının "sunuş" kısmında şöyle der: "Yaşama bakışımız, artık yaşam olmadığı gerçeğini gizleyen bir ideolojiye dönüşmüştür." [2]
Hakikaten, her birimiz, yani tüm insanlar, tek bir ideoloji çatısı altında birleşiriz: "Bir yaşamım var" ideolojisinde. Doğruya doğru demek lazım, yaşam denen şey elbette vardır; ancak, "yaşamım", "yaşamımız" diyebileceğimiz bir şey yoktur ortada artık. Buna karşın, bir imkansızlığın bilincinde olan insan, sonsuz bir kabullenmeyle birlikte yine de yazar; "kendi paradoksu"na rağmen, ümitsizliğinin ışığında yazmaya devam eder. Ümitsizlik ve kabullenme ise, yerini zamanla bir ağıda bırakır. Fakat, her kabulleniş, bir benimseme anlamına da gelmez. Ve ağıt, ancak negatif bir çaba içinde olanlarla buluştuğu zaman kendi anlamını bulur.